19 Şubat 2013 Salı

REHA BİLİR YARIN ESKİŞEHİR ANADOLU LİSESİNDE







 Değerli Fotoğraf sanatçımız  Reha BİLİR  20 ŞUBAT Çarşamba günü kulüp üyelerimizle buluşacak.  Uluslararası bir fotoğraf sanatçısı olmasının yanısıra,bizim için  EAL' li olmasının da  ayrı bir önemininin  olduğunu bir kez daha vurgulamak isteriz.

Bizi zenginleştirecek bu buluşmayı heyecanla bekliyoruz.
Onur duyduk, kıvanç duyduk ''sonsuz'' teşekkür ederiz.

Reha BİLİR'i gene değerli bir  fotoğraf sanatçısı olan Haluk UYGUR 'un kaleminden sizlerle paylaşmayı   tercih ettik...


ZORDUR REHA BİLİR’İ ANLATMAK!..

Reha Bilir’i anlatmak hem çok kolay, hem de çok zor…
Kolay…
Çünkü, sadece aldığı ulusal ve uluslararası ödülleri bile sıralasam bana ayrılan yer dolar.
Ödüllerden başka açtığı sergiler, yaptığı onlarca fotoğrafik gösteri var.

Jüri üyelikleri… Yayınladığı kitaplar… Sahip olduğu unvan… Fotoğraf oluşumlarındaki örgütsel hizmetleri…
Ama Reha Bilir’i anlatmak çok zor!…
Zorluk, bu saydıklarımın, O’nun dünyasının ancak bir kısmı olmasından kaynaklanıyor.
Yani asıl Reha Bilir; ödüllerin, kitapların, sergilerin, gösterilerin arkasındaki Reha Bilir…
Ben o Reha Bilir’i anlatmaya çalışacağım.
Yalnız bir adamdır Reha Bilir…
Bu kadar başarının arasında yalnız!
Ama zaten onu yalnız yapan da başarıları.
Bir dağcıyı düşünün, ulaşılması güç bir zirveye tırmanmaya hazırlanıyor. Dağın eteklerinde birçok uğurlayanı olacaktır. Ayrıca alışveriş yaptığı insanlar… Kaldığı yerin çevresindeki kişiler. Çıkmaya hazırlandığı çetin yolculuktaki yol arkadaşlarını da unutmayınız.
Zirveye doğru tırmanmaya başladığında, bakkal, şoför, otelci gibi sıradan kişiler zaten eksilirler. Geriye sadece yol arkadaşları kalır. Performansı zorlu yolculuğa yeterli olmayan bazı yol arkadaşları da, zirveye doğru gittikçe tırmanmayı bırakacaktır ve zirveye ulaşana dek de tırmanan insan sayısı azalmaya devam edecektir. Kısacası Zirve, ancak yolculuğun zorluklarına dayanabilecek bilgi ve mücadele gücüne sahip olanların çıkabileceği yerdir.
Tabiî ki yalnız bir adamdır Reha Bilir…
Zirvede olmanın oluşturduğu doğal bir yalnızlık(!)tır O’nun ki.
Yalnız diyorum… Tanıdığı kişilerle hemen ilişki kurabilecek kadar sıcak, bir anda etrafında onlarca kişiyi toplayacak kadar karizmatik, istenildiği zaman yardıma koşacak kadar hümanist bir insanın paradoksal yalnızlığı…


Aynı zamanda, bir bilim insanıdır Reha Bilir…
Hayatını kazandığı eczacılık biliminden bahsetmiyorum.
O “Fotoğraf”ı bilimsel bir titizlikle yapar. O’nun için “Fotoğraf” dünyayı iyiye doğru değiştirmek uğruna kullandığı bir araçtır. Matematik, fizik, kimya veya tıp gibi…


Gözler… Araştırır… Yorumlar… Yorumladıklarını sınar… Fotoğraflarını çeker… Çektiklerini (gözlemlerini en iyi anlatabilmek için) değiştirir… Ve sunar…


Sununca bitmez… Beklediği izleyenlerin, izledikten sonra değişmesidir. Yeterince değiştiremediyse, usanmaz… Bir kez daha gözler… Araştırır… Ve diğerleri…


Bir felsefecidir Reha Bilir. Belki de bir Filozof…
Yaptığı her şeyin altında bir hayat görüşü gizlidir. Hayat görüşünü besleyen de entellektüel birikimidir. Büyük bir fikri, küçük bir sözcükle anlatıverir.
Zaten sanatsal yaşamında araç olarak “Fotoğraf”ı seçmesi onun içindir.
“Fotoğraf” da; “Ne anlatacaksan anlat, ama kısaca… Anlatacaklarını uzun kenarı 8, kısa kenarı 5 olan bir dikdörtgene (*) sığdır” demez mi?
Kısacası zordur Reha Bilir’i anlatmak…
Zordur Reha Bilir’i, uzun kenarı 8, kısa kenarı 5 olan bir dikdörtgen içine sığdırmak.
Çünkü, ben felsefeci değilim!

(*) (Her nedense biz fotoğrafçılıkta bu dikdörtgene kare diyoruz.)


Haluk UYGUR – EFIAP






 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

İzleyiciler